Yalova’da Odun Modülleriyle Sanat Yapıtları Yapan Veli Kurt’un Çalışmaları İlgi Görüyor
Yalova‘nın Çınarcık ilçesine bağlı Esenköy beldesinde yaşayan 27 yaş Veli Kurt, kıyıdan topladığı odun kesimlerini adeta sanat yapıtına dönüştürerek çeşitli eserler yapıyor.
3 yıldır Esenköy kıyılarında odun modülleri toplayarak onları sanat yapıtı eserlerine dönüştüren Veli Kurt’un çalışmaları büyük ilgi görüyor. Şamdan çerçevesindeye birçok ikramlık ürün üreten Kurt, para odalarından dolayı bir ek iş izlemesiyle bu yola girdiğini söyledi. Askere gitmeden önceki hurda toplayıp bunlardan kaynakla robot üreten söz eden Kurt, “Paraya parçalarım olduğunda sattığım da oldu. O geldi. Korona vardı. Hurdanın kendisi de çok değerliydi o vakitler. Hurdayı elemek zorunda kaldı. Sonra biraz araştırdıktan sonra instagramda anında karşıma çıktı. Ağaçlarla heykeller, maketler yapanlar gördüm.Beğendim.Demirle çalışıyordum, neden yaptım diye düşündüm.Sonra bir gün sırt çantamı aldım.Bir deneme yaptım.Daha önce ben yeni bir şey yaptım ve o yeni şeyle bu alanda. birazcık farklı olmam lazım dedim” tabirini kullandı.
İlk olarak odunları yakmak için odada toplamaya gideceğini söyleyen Kurt, evlendikten sonra konutunun bodrum katını büsbütün atölyeye çevirdiğini söyledi. Bu süreçte çok zoruna giden bir hikayenin yaşadığını söz eden Kurt, bu nedenle de ilerleyen vakitlerde şaheser bir çalışma devam ettiğini anlattı.
Eşinin çalışmalarında kendisine dayanak buluşmalarını anlatan Kurt, “Bu kişiler toplarken sağ olsun arkadaşlar de benimle geliyor. Kendileri de bir şeyler topluyor. Bazen benim kaçırdığım odunları kendisi buluyor. Atölyede yorulduğumu alma emelli kahve getiriyor. Sohbet ediyoruz, kendimiz neler yaşıyoruz diye konuşuruz. de çok hoş bir şekilde var. Onun fikirleriyle ilişkiler var. Bunları gördükçe ve beğenildikçe ikimizin de güzeline gidiyor” dedi.
“Odunlar benim için ganimet”
Topladığı odunların serüvenini çok uygun bildiğini de tabir eden Kurt, şöyle konuştu:
“Bu odunun serüvenini çok düzgün bilirim. Ağaçtan fırtınalarla koptuktan sonra selle deniz akar, sonra fırtınalı havalarda dalgalar bu odunları gelir. Bu odunlar denizde tuzlu suyu yiyorlar. Vakitle kabukları soyuluyor, sertleşiyor. Bir nevi doğal olarak yıpranıyor bu. Dalgalarla da kıyıya, taşlara Kıkırdakça da pürüzsüzleşiyor.Dünya çapında bakım yapıyorum.Dediğim gibi Ahmet, Mehmet görse odun der, sobaya atar. Yakmak için topluyorlar. Biz ise eser yapmak için topluyoruz. Bunlar benim için birer ganimet. Hatta bazen ‘odunları siz bırakın ben odun getireyim, onlara bana verin’ diye teklif ediyorum.” -YALOVA
