“Ülkemiz için varoluşsal bir tehdit” demişti! TÜİK rakamları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı haklı çıkardı
Türkiye‘de son 3 yılda çocuk ve genç nüfusu oranında çok sayıda, yaşlı nüfusu arttı. 2021’de nüfusunun yüzde 26,9’unu, 2022’de nüfusunun yüzde 26,5’ini, 2023’te ise nüfusunun yüzde 26’sını oluşturdu. Yaşlı nüfus 2021’de yüzde 9,7, 2022’de yüzde 9,9, 2023’te yüzde 10,2 olarak gerçekleşti.
Türkiye İstatistik Kurumu‘nun, Birleşmiş Milletler ile Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nin verilerini derlediği istatistiklere göre; Türkiye, 2023 yılında 85 milyon 372 bin 377 olan nüfus ile 8 milyar 45 milyon 311 bin 447’lik dünya nüfusunun yüzde 1,1’ini oluşturdu.
GENÇ NÜFUS ORANINDA AZALMA
Türkiye‘nin çocuk ve gençleşmesi son 3 Yılda küçülen, yaşlılık büyümesi gösterdi. 2021’de 84 milyon 680 bin 683 olan nüfusun yüzde 26,9’u, 2022’de 85 milyon 279 bin 553 olan nüfusun yüzde 26,5’i, 2023’te ise 8 milyar 45 milyon 311 bin 447 olan nüfusun yüzde 26’ sını çocuk nüfusu oluşturdu. Genç nüfus oranında azalma oldu. 2021’de Türkiye nüfusunun yüzde 15,3’ü, 2022’de yüzde 15,2’yi, 2023’te ise yüzde 15,1’ini genç nüfus oluşturdu.
Nüfusda artış kaydedildi. 2021’de Türkiye nüfusunun yüzde 9,7’si yaşlı nüfustan oluştu. 2022’de yüzde 9,9, 2023’te ise yüzde 10,2’sini 65 yaş ve üzerindeki yaşlı nüfus oluşturdu.
DÜNYADA DA YAŞLI NÜFUS ARTTI
Dünya nüfusuna göre Dünya Vatandaşı ve Dünya Vatandaşı olmayanlar için Dünya Vatandaşı. 2021 yılında 7 milyar 874 milyon 965 bin 732 olan dünya nüfusunun yüzde 30’unu oluştururken, 2022’de 7 milyar 975 milyon 105 bin 156 olan dünya nüfusunun yüzde 30’unu oluşturdu. 2023’te 85 milyon 372 bin 377 olan nüfusun yüzde 29,8’ini çocuk nüfusu oluşturdu. 15-24 yaş aralığındaki genç nüfus oranları 2021’de yüzde 15,4, 2022’de yüzde 15,5, 2023’te yüzde 15,5 olarak hesaplandı. Nüfus oranı artışı 2021’de dünya nüfusunun yüzde 9,6’sı, 2022’de yüzde 9,8’i, 2023’te ise yüzde 10’unu yaşlı nüfusu oluşturdu.
TÜRKİYE’NİN DOĞURGANLIK SURATI 16 AB ÜLKESİNİN GERİSİNDE KALDI
Türkiye’nin doğurganlık suratı da ayrıyeten 2023’te AB normlarının altına düştü. Doğurganlık suratı 2023 yılında AB’de 1,54 çocuk, Türkiye’de 1,51’de kaldı. Türkiye’nin doğurganlık yüzde 27, AB yönünün 16’ncı sırasında yer aldı. Türkiye’nin doğumganlık takvimi 2022’de 1,62 olarak belirlenirken, AB normları 1,53 olarak belirlendi. Doğurganlık suratı 2021’de 1,70 ile AB normlarının üzerinde yer alıyordu. Türkiye’nin 2001 yılındaki doğurganlık suratı ise 2,38 düzeyinde bulunuyordu.
Türkiye’nin doğurganlık beklentisi geçen yıl dünya genelindeki prestijle karşılaştırıldığında da altında yer alıyor. BM verilerine göre 2023’te dünya genelinde 2,31 çocuk gösteriliyor, Türkiye 1,51 ile sıralamada birinci 100 ülke içerisinde bulunmuyor.
NÜFUSUN DİREKT AZALMA TEHLİKESİ VAR
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Abbasoğlu Özgören, mevzuya ait değerlendirmesinde, Türkiye’de 1950’lerden bu yana genel olarak düşüş olduğunu belirtti. Doğurganlık suratının azalması sonucu nüfusun yoğunluğu olgusuyla karşı karşıya kaldığını belirten Özgören, çalışma çağındaki nüfusun azalmaya başlaması ve yaşlı nüfus oranının artması sonucu nüfusun direkt azalmaya başlayabileceğini söyledi.
2040 SONRASİ İÇİN ALARM
Özgören, doğum sonrası annenin doğum sonrası annesinin doğumunu geciktireceğini ve doğum sonrası annenin doğumunu durduracağını söyledi. BM tarafından demografik fırsat penceresinin “40 yaş üstü nüfusun toplam nüfusunun yüzde 30’undan az olduğu ve 65 yaş ve üstü nüfusun toplam nüfusunun yüzde 15’inden az olduğu dönem” olarak tanımlandığını belirten Özgören, “Türkiye için demografik fırsat penceresi hala açık ama bu fırsat 2040’lara kadar uzanıyor, bunu yaklaşmakta olan bir alarm üzerine düşünebiliriz” dedi.
“BU TÜRKİYE AÇISINDAN BİR FELAKETTİR”
Öte yandan; Cumhurbaşkanı Erdoğan yakın zamanda yaptığı bir konuşmada, Türkiye’nin 2023 yılı doğum oranlarının önemli ölçüde arttığını söyledi. 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık suratının 2023 yılında 1,51’e gerilediğini hatırlatan Erdoğan, “Yani nüfusun kendini yenileme noktasında 2,1 puanlık bir artış söz konusu. Bu Türkiye açısından varoluşsal bir felakettir, tehdittir. Mevcut durum küresel ölçekte sürdürülebilir durumdan kaynaklanmaktadır” ifadelerini kullanmıştı.