Steve Jobs Hakkında Daha Evvel Hiç Duymadığınız 6 Şaşırtan Gerçek: Yalnızca Zerzevat ve Meyveyle Besleniyormuş!
Dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Apple’ın kurucusu Steve Jobs, 2011 yılında hayatını kaybetmiş olsa da bıraktığı teknolojik miras hâlâ hayatımıza taraf vermeye devam ediyor.
Bu mirasın yanında, ferdî özellikleri ve hayat şekli da merak konusu olabiliyor. Biz de bu içeriğimizde onun hakkındaki değişik gerçekleri bir ortaya getirdik. Bakalım hangilerini daha evvel duymuştunuz?
Plakasız otomobil kullanıyordu.
Kaliforniya’da, arabayı satın aldıktan sonra birinci 6 ay plaka taktırma mecburiliği olmadığı için Steve Jobs, bu açıktan faydalanıp plakasız otomobil kullanıyordu. Her 6 ayın sonunda otomobilini yenileyerek sokaklarda plakası olmadan gezebiliyordu.
Frutaryen besleniyordu.
Steve Jobs, bilhassa gençlik yıllarında ve hayatının belli devirlerinde, veganlığın bir alt tipi olan frutaryen beslenme biçimini uyguluyordu. Yani yemekleri sadece meyve, tohum kuruyemiş ve zerzevattan oluşuyordu. Hatta Apple’ın ikonik logosu elmanın da bu beslenme halinden geldiği söyleniyor.
Yalın ayak çalışıyordu.
Steve Jobs’un konutunda ve ofisinde yalın ayakla çalışması, minimalist hayat stilinin bir kesimiydi. Kendini bu şekilde rahat ve özgür hissediyordu. Bu alışlanlığı, tıpkı frutaryen beslenmesi üzere tabiata yakın bir ömür şeklini benimsediğini bir defa daha gösteriyordu.
Budist öğretilerini hayatına entegre etmişti.
Steve Jobs, kendini Budist olarak tanımlamıyordu fakat Budist öğretilerini hayat şekline entegre ediyordu. 1970’lerde Hindistan’a yaptığı bir seyahat esnasında tanıştığı bu din, hayatının sonrasında daima onunla olmuştu.
Zen ustası Kobun Chino Otogawa’dan dersler almıştı ve meditasyon pratikleri yapmıştı. Apple’ın minimalist tasarım ideolojisinin ilham kaynağının da bu olduğu söyleniyor.
Evlat edinilmiş bir çocuktu.
1950’li yıllarda evlenmemiş bir çiftin çocuğunun olması toplumsal olarak kabul edilebilir bir şey değildi. Ayrıyeten annesi, eğitimine devam etmek istediğinden bebek bakımının sorumluluklarını yerine getiremeyeceğini düşünmüştü. Bu nedenlerden biyolojik anne ve babası Joanne Schieble ve Abdulfattah Jandali, onu Clara ve Paul Jobs’a evlatlık vermişti.
Atari’de çalışmıştı.
Steve Jobs, 1974 yılında, o periyotta tanınan bir görüntü oyun şirketi olan Atari’de teknik takviye elemanı olarak çalışmıştı. Bu periyotta daha az beşerle irtibat kurmak için gece vardiyalarını tercih ediyordu.
Onun Atari’deki tecrübesi, sonrasında dünyanın en büyük şirketlerinden biri olacak Apple’ı kurma yolunda büyük bir adım olmuştu.
