Kimi Beşerler Sessizce Hapşırırken Kimilerinin da Bu Kadar Yüksek Sesle Hapşırmalarının Sebebi Ne? İşte Bilimin Cevabı!
Siz hapşırdığınızda âdeta karşı apartmandakiler bile bunu duyuyor değil mi? Evin bir öteki üyesinin hapşırığı ise sinek vızıltısından farksız.
Gelin, bu farklılığın sebebine bakalım.
Burun, akciğerler için bir hava filtresi vazifesi görür.
Burnumuzun içinde epitel hücrelerden, minik tüylerden ve kalın mukustan oluşan sıkı bir ağ vardır. Bu ağ, partikülleri hapsederek akciğerlerin korunmasını sağlar. Partiküller biriktiğinde de dışarı atılmaları için hapşırma gerçekleşir.
Ayrıca burnumuzda hapşırığa neden olan bileşiklerin yüksek düzeylerini algıladıklarında uyanan, bağışıklık hücresi popülasyonları vardır. Bu bağışıklık reaksiyonunun bir sonucu olarak üretilen kimyasalların kimileri, burnumuzun iç yüzünde değişikliklere sebep olur.
Bu farklılıkların oluşumunda polenlerin tesiri büyüktür. Beden daha fazla mukus üretir, burunda şişme başlar ve beyne, trigeminal hudut yoluyla sinyaller gönderilir.
Bu sinyal de beynin medulla oblongata ismi verilen bir alan tarafından işlenir ve bunun sonucunda da refleksif kas kasılmaları meydana gelir. Yani bunların hepsi hapşırmaya yol açar.
Öte yandan hava, akciğerlerimize çekilirken ses tellerimiz sıkıca kapanır.
Akciğerlerimizde kâfi basınç oluştuğunda ise tüm hava dışarı atılır. Hapşırık sesini yaratan da ses tellerinden geçen o hava fışkırmasıdır. İşte ses tellerimizin ve boğazımızın gerisindeki öbür yumuşak dokuların formu ve gevşekliği, sessiz mi yoksa gürültülü mü hapşıracağımızı tesirler.
Ayrıca akciğer hacmi, hapşırma sırasında göğsümüze ne kadar hava girip çıkacağını belirler. Yani tek bir fizikî ölçüm, hapşırık hacmini iddia edemez ve büyük akciğer hacmine sahip kimi şahısların hapşırıkları, çok küçük olur.