Kalpler Ortası Uzaklık
İnsanlar fizyolojik olarak yan yana olsalar da kalplerinin uzaklaştıklarını hissettiklerinde birbirlerine seslerini yükseltmeye başlarlar. Bunun sebebi, kalpler uzaklaştığında seslerinin duyulmayacağı düşüncesindendir
Günümüzde, yan yana oturduğumuz anlarda bile bazen kendimizi yalnız hissedebiliyoruz. Bu, çağdaş ömrün getirdiği yoğunluk ve teknolojinin bizi birbirimizden uzaklaştırmasının bir sonucu. Fizikî olarak yakın olabiliriz, lakin kalplerimiz ortasındaki uzaklık büyüdükçe, seslerimiz de yükselir. Neden mi? Zira duyulmadığımızı düşünürüz. Bağırarak konuşmak, aslında ‘beni duy!’ çığlığıdır.
Bir odada iki kişi düşünün. Birbirlerine bakıyorlar ancak nitekim görmüyorlar.
Sadece birbirlerinin söylediklerini duymamakla kalmıyor, birebir vakitte anlamak da zorlaşıyor. İşte bu noktada, sesler yükselmeye başlayabiliyor. Genel olarak bu, karşımızdakinin bizi anlamadığı ya da dinlemediği hissinden kaynaklanır. Sesimizi ne kadar yükseltirsek, iletimizin o kadar net iletileceğini düşünürüz. Lakin maalesef, bu yalnızca fizikî bir gürültü yaratır; duygusal boşluğu doldurmaz. Bu durumu aşmak için evvel birbirimizi nitekim dinlemeyi öğrenmeliyiz. Dinlemek, yalnızca kulaklarımızla değil, kalbimizle de olmalı.
İnsan bağlantıları, tıpkı bir bitki üzere ilgi ve ihtimam ister. Kalplerin birbirine yakın olabilmesi için, karşılıklı anlayış ve sevgi gereklidir. Lakin vakit zaman bu bağların zayıfladığını fark ederiz. İşte tam bu noktada, birbirimize hakikaten dokunmanın, hislerimizi paylaşmanın ve dinlemenin ehemmiyeti ortaya çıkar. Tahminen de bir kahve molasında, işlerin ve toplumsal medyanın uzağında, yalnızca karşımızdaki beşere odaklanarak geçirilecek birkaç dakika bile, bağlarımızda mükemmeller yaratabilir. Birbirimizin gözlerinin içine bakmak, nitekim dinlemek ve anlamaya çalışmak, aramızdaki bağı kuvvetlendirecektir. Zira kalpten kalbe kurulan bağ, hiçbir şeyle kıyaslanamaz.
İlişkilerde bazen en kolay adımlar bile büyük değişiklikler yaratabilir. Günün sonunda, karşımızdaki şahısla nitekim ilişki kurabilmek, onları anladığımızı ve paha verdiğimizi hissettirmek, bütün bu gayretin özüdür. Bu, günlük küçük jestlerle de başlayabilir. Sıcak bir gülümseme, samimi bir teşekkür, ya da yalnızca nasıl hissettiklerini sormak bile aramızdaki bağı güçlendirebilir. Karşımızdaki kişinin ne dediğine ve ne hissettiğine dikkat kesilmek, bağlarımızı güçlendirir. Empati kurmak, yani karşımızdakinin yerine kendimizi koymak, aramızdaki arayı kapatır. Hislerimizi açıkça söz etmek, içimizde birikenleri paylaşmak, anlaşılmayı kolaylaştırır.
Bir öbür kıymetli nokta, hislerimizi açıkça söz edebilme yüreğidir.
İçimizde biriken hisleri paylaşmak, anlaşılmamızın ve irtibatın sağlıklı bir halde devam etmesinin anahtarıdır. Hislerimiz konusunda sessiz kalmak ya da hisleri bastırmak, vakitle aramızdaki arayı daha da artırır. Halbuki ki, hislerimizi paylaşmak, karşımızdakine ne kadar kıymet verdiğimizi de gösterir.
Bazen de sessiz kalmak, yalnızca dinlemek ve karşımızdakinin hislerine nitekim kulak vermek gerekir. Her vakit bir tahlil sunmak zorunda değiliz. Bazen en büyük dayanak, yalnızca orada olduğumuzu hissettirmektir. Dinlemek, karşımızdakine ‘Seni önemsiyorum’ demenin en güçlü yollarından biridir. Buradaki ayrımı karıştırmayalım lütfen; his ve niyetlerimizi içimize atmak yerine paylaşmamız, karşımızdaki bize his ve niyetlerini aktarırken de onu dinleyip anladığımızı hissettirmemiz kıymetlidir ;)
İlişkiler daima bir emek ve itina gerektirir. Her gün, birbirimize daha yakın olabilmek için gayret göstermeliyiz. Bu, bazen küçük jestlerle, bazen de derin ve samimi konuşmalarla olur. Kalpten kalbe kurulan bağlar, gerçek manada bir anlayış ve sevgiyle güçlenir. Bu yazının, sizin de kalpleriniz ortasındaki arayı kapatmanıza ve ilgilerinizi daha da güçlendirmenize yardımcı olmasını umuyorum.
Sevgiyle ve anlayışla kalın. Her anınızda, birbirinize hakikaten dokunmayı ve hislerinizi paylaşmayı ihmal etmeyin. Zira en güçlü bağlar, kalpten kurulanlardır.
Sevgilerimle…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar külliyen müelliflerinin özgün fikirleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio
