Günay Güvenç: “Fenerbahçe bizden daha fazla istedi”
İşte Günay’ın dikkat çeken açıklamaları;
-Şampiyon bir kadroya geldin ve üst üste ikinci şampiyonluğu kazandınız. Nasıl bir dönem oldu, neler yaşandı?
“Galatasaray’a transfer olmadan önce kulübü tanıyan, gruba karşı çok sefer oynamış, ekibi az çok bilen birisiydim. Gayemiz şampiyonluktu ve Avrupa da vardı. Lakin Avrupa çok farklı bir arena olduğu için ligimizdeki kalite oraya ulaşamıyor maalesef. İnşallah bu sene hem lig şampiyonluğu hem de Avrupa’da muvaffakiyet için yolumuza devam edeceğiz.”
-Şampiyonluk yolunda düğümü çözen, kritik gördüğün maçlar hangileri?
“Resmin bütününe bakınca genelde son haftalar akılda kalır ancak biz ligin başlarında da çok kritik galibiyetler aldık. Ligin sonuna gelince de Kasımpaşa deplasmanı çok kritik bir galibiyetti. 80. dakikaya 3-2 geride girip, penaltı kaçırıp motivasyonu kaybetmiş bir halde o maçı çevirdik. Son dakikada Karagümrük maçı var; onlar akılda kalıyor lakin dediğim üzere şampiyonluk yolu çok uzun. Geniş açıdan bakınca ligin içinde çok kritik galibiyetlerimiz vardı.”
“FENERBAHÇE DAHA ÇOK İSTEDİ”
-Fenerbahçe yenilgisinin akabinde şampiyonluğu kaçırma kaygısı yaşadınız mı?
“Geçen sene de emsal senaryo olmuştu. Biz Galatasaray olarak şampiyon çıkmıştık Fenerbahçe maçına, 3-0 kazandık o maçı. Bu sene ona misal bir senaryo vardı ve yalnızca bizim Fenerbahçe’ye karşı bir puan almamız yetiyordu. Sebebi aslında çok kolay. Onlar bizden daha çok istedi ve kazandılar. Hepimiz biraz rehavete kapıldık, derbi olduğunu unuttuk. Maçtan sonra ailem gelsin, şampiyonluğu kutlayalım derken yenildik o maç. Maçtan sonra şampiyonluğu kaybedeceğiz diye düşünmedik. Soyunma odasında ben de bir kelam aldım ve ‘Beyler üzülmeyin, haftaya şampiyon olacağız’ diye konuştuk.”
“MUSLERA’YA ‘SENİ YİYECEĞİM’ DEDİM”
-Galatasaray’a transfer sürecin nasıl gerçekleşti? Anadolu kulüplerinin banko kalecisiyken Muslera’nın yedeği olmayı nasıl göze aldın?
“Gaziantep’te 5,5-6 yıl oynadım, çok sevdiğim bir kulüp, çok sevdiğim beşerler oldu orada. Çok küçük faktörler çok büyük rol oynadı. Kızımın okula gitmesi gerekiyordu. Benim eşim Alman, çocuğum da Almanca konuşuyor lakin Alman okuluna gitmek zorunda. Galatasaray’ın bende çok özel yeri vardır. Hem kendi açımdan bir meydan okuma hem çocukluk hayallerimi gerçekleştirme hem de kendi çocuğumun geleceğini düşünme; bir tam paket olarak benim için âlâ oldu. Geldiğim birinci gün Muslera’ya dedim ki ‘Sana hürmetim sonsuz ancak ben seni yemeye çalışacağım’.”
-Muslera’nın gerisinde beklemek güç oluyor mu? Kendini nasıl hazır tutuyorsun?
“Beklemenin en büyük sorunu ne vakit baht geleceğini bilmiyorsun. Bazen çok çalışıyorsun, diyorsun ‘zaten oynamıyorum’ o yanlış. Az çalışınca ‘oynamıyorum zaten’ diyorsun o da yanlış. Ben 7-8 sene oynadıktan sonra Galatasaray’a birinci geldiğimde 2-3 ay zorluk çektim. Alışmışım formayı giyip alana çıkmaya. Yedek kulübesinde oturmak bana çok değişik geldi. Bir lig maçı oynuyorsun, üç ay oynamıyorsun bütün ritim gidiyor. Artık ben de 33 yaşındayım, deneyimim var. Kendimi daima hazır tutuyorum ve çalışmama çok ehemmiyet veriyorum, gelecek bahtı bekliyorum.”
-Geçen sene Avrupa’da daha ileri gidilebilir miydiniz?
“Onu ayarlayamadık, Şampiyonlar Ligi’nde çok düzgün oynadığımız 2-3 maç vardı. Onlara çok emek verdik, çok istedik, hakem çok konuşuldu, olmadı. Ondan sonra oradan gidip Avrupa Ligi’nde evvel konutumuzda 2-1 kazandık sonra Prag’da maalesef olmadı. Motivasyon da düşmedi ama Şampiyonlar Ligi çok farklı bir platform. Stada girdiğin an beşerler, markalar, duruşlar… Şampiyonlar Ligi resmi, müziği öteki bir arena. Oradan Avrupa Ligi’ne gidince farklı ambiyans oluyor. Avrupa Ligi’ni; kim kazanmak istemez? Lakin bir gol yiyorsun, sonra bir bağlantı sorunu iki oluyor. Akabinde dağılıyoruz. Çok yazık oldu, çok üzüldük…”
-Kalecilerin yalnız adam olmasını nasıl değerlendirirsin?
“Kalecilikte en çok da bunu seviyorum. Ben 11 yaşından beri kaleciyim. 11 yaşından beri ortalama bir haftada 70-80 defa sağıma, 80 sefer soluma düşen ve maç oynayan bir kaleciyim. Bunu da yıllardır 33 yaşına kadar yaptım. Bizim olağan olma bahtımız da yok. Biz kırığız. Mesela forvet dört tane kaçırıyor ancak sen bir kusur yapıp golü yiyorsun. Onun kaçırdıkları 5 konuşuluyor, senin yediğin 100 konuşuluyor. Biz kaleci olmayı seviyoruz. O sorumluluğu almak çok hoş.”
“FERDİ VE BARIŞ YILDIZLAŞTI”
-Millî ekibin EURO 2024 performansını nasıl değerlendirirsin?
“Gururlandık, memnun olduk. Keşke daha uzun sürseydi lakin Almanya’da Türk olarak harikulade bir vakit geçirdik. Portekiz maçı hariç her maçımız başka bir keyifti. Hollanda maçında 1-0’dan sonra skoru tutamadık. Bazen 1 adım geri gitmek sizi 2 adım ileri götürür. O yüzden ben çok ümitliyim bu ekipten, çok da hoş çocuklar var. Hatta başlangıçları da çok zordu. O niçin oynuyor, benim ekipteki niçin oynamıyor; bu Beşiktaşlı diye oynamıyor, o Galatasaraylı diye oynuyor, Fenerli diye vs… Neler oldu neler.”
-Millî kadronun yıldızı kimdi?
Bence Barış ve Ferdi turnuvanın yıldızlarıydı. Çok üst seviye oynayan futbolcularımız vardı. Natürel ki Hakan’ın performansı her vakit düzgün lakin Barış ve Ferdi bence harikaydı. Şayet Avrupa’ya transfer olurlarsa ben onlara kalpten muvaffakiyet diliyorum.
-Ülkemizdeki yabancı var hakemlerini nasıl değerlendirirsin?
Herkesin yanılgısı oluyor. VAR ne kadar yardımcı oluyor biliyoruz. Ofsaytlarda alışılmış ki çok büyük etken, görmediğimiz şeylerde; dirsek ya da vurmalarda çok büyük etken. Ancak gri durumlarda VAR ne vakit devreye girer, onun daha ortasını bulamadık.
-Futbol topluluğuna bir iletinin var mı?
Hoş bir dönem olması dileğiyle, hak eden şampiyon olsun. Birbirimizi kırmayalım, kalp kırmayalım, o çok kıymetli. Hoş bir dönem diliyorum.
