Fenerbahçe’nin Lille’e yenilip Devler Ligi’ne veda ettiği maç sonrası çok konuşulacak kelamlar
90+1’DE GOLÜ BULDUK ANCAK…
Fenerbahçe uğraşın birinci yarısında bulduğu durumlardan sonuç alamadı ve soyunma odasına 0-0’lık eşitlikle gidildi. Sarı-lacivertli takım aradığı golü 90+1’inci dakikada Bafode Diakite’nin karşıt vuruşu ile bularak skoru 1-0 yaptı. Müsabakanın 90 dakikası 1-0 sona erdi ve uzatma kısmına geçildi.
UZATMALARDA YIKILDIK
Uzatma devresinin birinci kısmında gol sesi çıkmadı. 109’uncu dakikada Lille, Aissa Mandi’nin İrfan Can Kahveci’ye yaptığı müdahalenin akabinde 10 kişi kaldı. Fransız grubu, 118’inci dakikada Jonathan David’in penaltıdan kaydettiği gol ile durumu 1-1’e getirdi. Müsabakanın 120 dakikası 1-1 eşitlikle sona erdi. Fransa’da oynanan birinci maçı 2-1 kazanan Lille, play-off çeşidine yükselen grup oldu. Fenerbahçe ise UEFA Avrupa Ligi’nde devam edecek.
MOURINHO: ROMA-SEVİLLA FİNALİNİ İZLEMEYE DAVET EDİYORUM
Bu maçın akabinde düzenlenen basın toplantısında Fenerbahçe Teknik Yöneticisi Jose Mourinho açıklamalarda bulundu. Oyuncularıyla gurur duyduğunu belirten Jose Mourinho, “Ben her vakit dürüst biriyimdir. Oyuncularımla gurur duyuyorum. Bugün kadro olarak her şeyi yaptık. Maç içinde oyuncularım farklı kaidelere ahenk sağladı. 3-4 tane net durum kaçırdık. Bugün yalnızca 1 kadro kazanmayı hak etti, başka kadro ise maçı kazandı. Ekonomik manada kaybettik. Şampiyonlar Ligi bu hususta değerli bir dayanak. Şampiyonlar Ligi’ni kazanmazdık ve finale ulaşamazdık. Tahminen birkaç büyük grubu yenebilirdik. Biz Avrupa Ligi’nde çok yeterli işler yapabiliriz lakin şayet. Şimdi Süper Lig maçımıza odaklanacağız ve Avrupa Ligi kurasını bekleyeceğiz. Bugün Fred ve Ferdi üzere iki tane yaratıcı oyuncumuz yoktu. 1 adedinin olmaması bile güç ancak 2 adedinin olmaması çok sıkıntı. Şayet ile ilgili cümlemin devamını merak ediyorsanız Roma – Sevilla finalini izlemeye davet ediyorum” sözlerini kullandı. Kendisinin Şampiyonlar Ligi’nde olmayı tercih edeceğini fakat Avrupa Ligi’nde bahtları olduğunu aktaran Mourinho, “Ben bir profesyonelim ve buraya yardım etmek için geldim. Beni değil kulübümüz, oyuncularımız ve taraftarlarımız için beni etkiliyor. Ben Şampiyonlar Ligi’nde yer almak isterdim lakin Avrupa Ligi’nde talihimiz var. Çekişme anlamında Avrupa Ligi daha iyi” kelamlarını sarf etti.
Spor müellifleri da Fenerbahçe’nin uzatmalarda yediği golle UEFA Şampiyonlar Ligi’ne veda ettiği Lille müsabakasını bugün kaleme aldıkları köşe yazılarında kıymetlendirdi. İşte o çok konuşulacak yazılar;
FENERBAHÇE DİREKTEN DÖNDÜ – FAİK ÇETİNER
Fenerbahçe’de birinci 11 açıklandığında Ferdi Kadıoğlu şoku yaşanıyordu. Ekibin en formda ayağı sakatlanmıştı. Mourinho onu yerine Oosterwolde’yi monte etmiş, Osayi, İrfan Can Kahveci ve En Nesyri’yi kulübeye atmıştı. Niçin? Birinci 45 dakika Lille geriden garanti paslarla çıktı, ani ataklar kovaladı. Fenerbahçe’nin öndeki 3’lüsü (Maximin, Dzeko, Tadiç) rakip defansı baskıyla rahatsız edemeyince Fransız takımı çok ıstıraba düşmedi. Maçın birinci dakikasında Tadiç’in sağdan ortasını Dzeko başla dışarı değil, çerçeveye yollasa, çok farklı bir birinci yarı seyredecektik. Birinci 45 dakikada Szymanski ve Mert Hakan’ın kaleyi bulan sert şutlarının rakip kaleci (Chevalier)tarafından kurtarılışı şansızlıktı. Portekizli hoca devre ortası atak yapmayı sevmiyor. İkinci yarı Fenerbahçe en azından önde baskıyı artırdı. Gol gelmeyince atılımlar geldi. Evvel En Nesyri ve Osayi oyuna girdi. (Takımın hamle gücü arttı) Dzeko alanda kaldı. Çift santrafor ile gol gelmeyince ataklar devam etti. Mourinho evvel İrfan Can, (onsuz olmuyor) sonra da Cenk Tosun’u alana sürdü.
YAZIK OLDU…
Maç gitti gidiyor derken, uzatma dakikalarında gelen golle hem alandakiler hem de tribündekiler çoştu. Uzatma dakikalarına moralli başladık. Osayi ve İrfan Can’ın kanat atakları ile konumlar bulan Fenerbahçe sahiden şansız bir uzatma devresi yaşadı. Rakip 10 kişi kalmasına karşın Oosterwolde’nin eline çarpan top VAR’a takılınca İspanyol hakem penaltıyı verdi ve rakip tipi yakaladı. Osayi’nin ve son dakikada Cenk Tosun’un direkten dönen topları Fenerbahçe ismine inanılmaz şansızlıktı. Lille elenmiyecek bir grup değildi. Fenerbahçe için direkten döndü diyebiliriz. Maçı izleyenler gördü ki Fenerbahçe’ye sahiden yazık oldu.
BU MAÇ SIKINTI ÖTESİ Mİ? – CEM DİZDAR
Her açıdan enteresan bir birinci devre… Topla yarıya yarıya fazla oynayan (35’e 65) Lille, fakat imgede faal olduğu varsayılan Fenerbahçe! Neden varsayılan diyorum, zira biri hariç Lille kalecisi Lucas Chevalier’in kurtarışları daha çok direkt tuttuğu, yere gelen vuruşlardı. İstatistiklerin ‘büyük şans’ olarak nitelediği duruma en yakın tek konum ise tekrar Lille’den geldi. Topla oynama oranına nazaran ise orantı tersti! Fenerbahçe 8, Lille ise 4 orta yapmıştı.
CAN HAVLİYLE OYUN
Rakip sakin, temkinli, antrene ettiklerini uygulamaya çalışıyordu. Geriden topla itimatla çıkarken çoğunlukla Fenerbahçe kadrosunu koparıp, orta alanda verimli alanlar buldularsa da ceza alanı içinde etkisizdi. Birinci devrenin genel gidişatı maçın son 30 dakikadaki planlamaya bağlı olarak tempo ve konum kazanacağıydı… Bu da esasen ‘can havli’yle oynama manasına gelecekti ki, bu risk demekti. Lille topu gezdirdikçe top peşinde koşan Fenerbahçe’nin ağır ağır oyundan düşeceği varsayım edilebilirdi.
LİLLE TOPU BIRAKTI
Jose Mourinho evvel 63’te öne Youssef En-Nesyri’yi gönderdi. Akabinde Bruno Genesio 80’de iki oyuncu değiştirip oyununu bozunca o vakte dek elinde tuttuğu topu bırakıverdi. Hâl bu türlü olunca 85’te Cenk Tosun’u da oyuna gönderdi Mourinho. Ve nihayet taç atışından golü bulup maçı uzattı Fenerbahçe… Fakat maçın tahminen de en düzgün oyuncusu Jaden Osterwolde’nin istikrarının bozulduğu anda eline gelen top nedeniyle Fenerbahçe seyahatine Avrupa Ligi’nde devam etmek zorunda kaldı. Artık düşünelim, diyelim ki Mourinho haklı ve Türkiye Ligi sıkıntı bir lig… Pekala bu maçı nasıl tanımlayacağız? Güç ötesi olarak mı?
MOURİNHO KADROSU OLMAK – SERKAN AKCAN
Mourinho, Lille’e karşı merkezde İsmail ve Mert Hakan’ı kullandı, Tadiç’i sağda, Szymanski’yi forvet ardında konumlandırdı. Bu tercihlere rağmen topa Lille sahip oldu lakin Fenerbahçe topun değerini bildi, oyunun inisiyatifini elinden hiç bırakmadı.
ÇİFT FORVETLİ OYUN
İkinci yarının başında Fenerbahçe yüksek tempoya çıkmayı deniyordu. Ne var ki, kale gerisinden Lille kalecisine atılan bir cisim sebebiyle oyun tıpkı Sevilla maçında olduğu üzere dakikalarca durdu, Fenerbahçe temposunu yitirdi, Lille nefes aldı. Üzerine oyuncu bazlı fizikî düşüşler de gelince Mourinho 63’te Mert Hakan’ı çıkarıp En Nesyri’yi alarak Dzeko ile önde iki santrforlu oyuna döndü. Oyunu kurarken Oosterwolde’yi sol içe devirerek sol stopere dönüştüren Portekizli hoca, Samuel ile Mert Müldür’ü değiştirerek hem Mert’in sarı kart riskini sıfırlamış hem de Osayi’nin forvet karakterinden faydalanmış oldu.
BİRAZ DA TALİH GEREK
Maximin’in gücü tükenmeye yakın olduğundan Fenerbahçe’nin soldan top getirirken zorlanması ve merkezden çıkarken gözlerin Tadiç’i araması İrfan Can’ı çoktan çağırıyordu aslında. Fenerbahçe 76’dan sonra bu dönem sıklıkla oynayacağı güçlü, rakibi kalesine iten Kadıköy oyununun pratiğini yaptı. Solda Tadiç, sağda İrfan Can ve önde iki uzun santrforla baskımetreyi kıracak düzeylere çıktı. Gerçekten gol, ceza alanına uzun atılan bir taçın rakibe çarparak ağlara gitmesiyle gelmiş olsa da o talih golünü yaratan Fenerbahçe’nin kurduğu baskıydı. Fenerbahçe, Lille’e karşı bir dakika bile geri adım atmadı, seriyi uzatmaya götürecek karakteri de alana koydu. Fakat biraz da futbol talihi gerek. Fenerbahçe artık Avrupa Ligi’nden ilerleyecek. Avrupa’da muvaffakiyet için Mourinho’ya sahip bir kadro olmak yetmez, Mourinho ekibi olmak gerekir.
‘MOURİNHO EFEKTİ’ YETMEDİ – ERCAN İNANÇ (MİLLİYET)
İşin açıkçası Lille’in ne oynayacağını, neler yapabileceğini hepimiz Fenerbahçe planlarından daha güzel biliyorduk maç başladığında. Fevkalade süratli, atletik, dikine oynayan bir rakipti Lille ve gol atmak zorundaki Fenerbahçe için sayısız tehlikeler yaratabilirdi. Set oyununda pek yoktu ancak, ön alan presini kırdığında “tutmayın Lille’i”! Pekala Fenerbahçe?.. Bir defa Ferdi yoktu ekipte. Resmi açıklama bacak kasında çekme olduğu idi lakin muhtemelen transferi bitmişti. İnanılmaz lakin Ferdi’li sol geride boşluk yaratmamak için Mourinho’nun kestiğini tez edip Hoca’nın üstün zekasına ispat yapmaya bile çalışanlar vardı o sırada. İfrat ve tefritte son nokta!
Hemen her atağını Maximin üzerinden başlatıp Maximin’in suratına ayak uydurarak o sırada Lille ceza alanına kim yetişmişse onunla skor alma planı vardı Fenerbahçe’nin. Bu yüzden Dzeko’dan daha az yararlanmayı bile göze almıştı. Maç, kaç periyod sürdü hesaplamak sıkıntı. Çok uygun başladı Fenerbahçe, akabinde bir mühlet geniş ve riskli oynasa da adeta bunaltan rakibe teslim etti üstünlüğü. Birinci yarıyı yarıladığında 5 şut atmış rakibin kalesine yalnızca bir şutu olan Fenerbahçe 15 dakika içinde rakibin şutunu konumunu katladı. Zira her kontranın kontrasını yaratabiliyordu Maximin’e yollanan toplarla. Açıkçası birinci yarıda bile çeşide yetecek kadar durum buldu Fenerbahçe…
İkinci yarıya Dzeko’yu çıkarmadan En Nesyri’yi alan Mourinho’nun rakip kalede baş hakimiyeti istediği muhakkak oldu. Fakat hiçbir şey değişmedi. Fenerbahçe merkezi Maximin, Dzeko da dahil yorgunluk belirtileri göstermeye başlayınca İrfan Can’ı alıp sağa yerleştirdi Mourinho ve Tadic’i sola çekti. Fenerbahçe uzun topa döndü. Bitmeye çeyrek saat kala. Osayi’nin direkten dönen topu gösterdi ki, vakit tükense bile Fenerbahçe’nin çeşidi geçme talihi bitmemişti. Daha sırada “Mourinho efekti” vardı. Maç bitmek üzere ve Fenerbahçe elenmek üzereyken Mourinho Cenk Tosun ile birlikte üç santrfora dönmekle kalmamış oyunun içine girmiş, gole adeta “telepatik” olarak katılmıştı! Bedenen değilse bile ruhen rakip ceza alanında, Çağlar ile Dzeko ortasındaydı güya. Farklı adam Mourinho; golden saniyeler sonra bir an alana, sevince ilgisini kesti ve bir parmağı ile şakağına dokunarak kendi zekasını kutladı.
Maçın uzatmaları hakikaten dramatikdi… Lille on kişi, Fenerbahçe’nin iştahı ise kursağında kaldı. Safralardan kurtulmuş üzere daha baskılı oynadı Lille… Bu baskı sırasında Oosterwolde’nin eline çarptı ve penaltı kazandı rakip. Defacto olarak çeşidi atlamış duruma geçti. Cenk’in başı da direkten dönünce Şampiyonlar Ligi ihtimaline veda Fenerbahçe’dendi. Ne dersiniz: bir gün evvel bunu da tercih eden Mourinho.
MİLİMETRELERLE KAYIP GİDENLER – HALİL ÖZER (MİLLİYET)
Tam bir şampiyonlar Ligi maçı izledik. İnanılmaz bir uğraş, her şeylerini ortaya koşan futbolcular… Fenerbahçe’ye hakkım helaldir. Bir futbolsever olarak eleştireceğim hiçbir şey yok. 120 dakika inanılmaz bir direniş gösterdiler. Tam bu iş tamam dediğimiz anda, yani rakip 10 kişi kaldığı anda milimetrik bir penaltıya kurban gitti. İşte klasik Fenerbahçe kadersizliği, şanssızlığı. Birinci yarı Fenerbahçe o kadar çok kaçırdı ki, daha birinci saniyeler içinde Dzeko ile neredeyse gol kazanıyordu. Sağ kanatta vazife alan Tadic’in bu yarıda üç net asisti heba edildi. Demek ki uygun futbolcular her yerde oynayabiliyor. Maximin’in sol kanattan geliştirdiği ataklar Lille grubunun savunma istikrarını alt üst etti. Fakat son vuruş bir türlü gelmedi. Fenerbahçe bu yarıda rakibine yalnızca tek bir durum verdi.
İkinci yarı ya herru ya merru maçıydı. Mou her türlü riski aldı. Korkaklığın hoca meziyeti olmadığını gösterdi. Gözü dönmüş değişiklikler yaptı. Meyvesini de aldı. Lakin Lille ekibinde o denli bir kaleci var ki yakında onu ulusal grupta görürsek şaşırmayın. Djiku’nun şutu o denli kolay çıkacak bir top değil. Lakin adam çıkardı. Hiç olmayacak toplar gol olmazken son dakikada attığımız gol tribünleri de eski günlerine döndürdü. Maç uzatmaya gidince Mou denetimi tekrar eline aldı ve orta alanı destekledi. Şunu söylemeliyim ki İsmail ve Szymanski kaç ciğerle oynadı bilemiyorum. Fakat kendimize en güvendiğimiz anda çok gereksiz durumda penaltı golünü yedik. Jayden’in eline değip değmediği birinci anda aşikâr değil. Lakin top oyuna döndükten dakikalar sonra VAR bile lakin görebildi. Değdi mi değdi. Milimetrik bir değme. Bu değme ile elenmek fakat Fenerbahçe’ye yakışırdı.
Yine durum buldu Fenerbahçe. Cenk’in topu bir milim aşağıya gitse tekrar maçı penaltılara götürüyorduk. Fakat olmadı. Bu grubun kısmeti her halde kapalı. Yok o çakra bir türlü açılmıyor. Dedim ya Fenerbahçeli futbolculara şu maçta elendi diye kimse bir şey söyleyemez. Ben uzun vakittir Fenerbahçe’nin bu kadar üst seviye oynadığı bir maçı hatırlamıyorum. Yalnızca Fred ve Ferdi eksikliği çok kıymetli. Fakat yerlerine oynayan futbolcular uğraş manasında onları aratmadılar. Olağan ki bu iki oyuncu ile kalite biraz düşüyor o da başka. Mou’nun ise ne olduğunu her geçen hafta görmeye başlıyoruz. Şunu son kelam olarak yazayım. Fenerbahçe kendi liginde bu futbolunun yüzde 50’sini oynasın kimse tutamaz. UEFA Kupası’nda da sürprize hazır olun.
FAUL VE KART STANDARDI YOKTU – DENİZ ÇOBAN Maçın İspanyol hakemi Sanches deneyimi sayesinde müsabaka boyunca denetimi elinde bulundurdu. Oyun daima denetimi altındaydı. Ama maçın başında faul ve kart standardı hiç yoktu. Faul olmayan konumlarda faul düdüğü çaldığı oldu. Faul olan kimi konumları da devam ettirdi. Mert Müldür’e yapılan sarı kartlık faule kart çıkartmazken, Djiku’nun net biçimde topla oynadığı konuma hem faul çalıp hem de kart çıkarttı. Buna benzeri, bu düzeye yakışmayacak kararları oldu.
İkinci yarı prestijiyle daha standart kararlar vermeye başladı. Uzatma dakikalarında Mandi’ye çıkan kırmızı kart doğruydu. İrfan Can’a acımasız bir hareketi vardı. Maçın sonlarında aleyhimize VAR yardımıyla çalınan penaltıda hakemler yanılgı yapmadı. Oosterwolde sol kolunu genişlettiği için penaltıya sebebiyet vermiş oldu.
