Eyüpsultan’ın Pirinççi köyü sakinleri su kotası genişlemesine

Eyüpsultan‘ın Pirinççi köyü sakinleri, su kotasının arttırılması gerektiği gerekçesiyle İstanbulSu ve Kanalizasyon Yönetimi ( Ben kayarım) alınan kamulaştırma işlemine yönelik bir işlem yapıldı.

Alibeyköy Barajı’na yakın bir noktada bulunan köyün sakinleri ile İSKİ merkezinde su düzeyi atölyesine bağlı olarak faaliyet göstermektedir.

Köylüler, İSKİ’nin su havzasını korumak için yeteneklerini düşünmediklerini, kendi bölgeleri ile benzeri durumda olan Kent Ormanı için somut bir kararın alınmadığını savundu.

44 yaşındaki Kenan Satıcı, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, bu bölgenin İstanbul’da ilk kez büyüdüğünü ve burada yaşadığını söyledi.

İSKİ’nin, köyün su dışına yakın olduğu gerekçesiyle yaşam alanlarını kendisinin bildiğini kaydeden Satıcı, “Yaklaşık 40’a yakın yere istimlak yazıları geldi. Yakınımızda Cebeci köyü var. Cebeci köyüne de bu biçimde su havzası yakın diye, toprak döküm alanı . Orada günlük 3-4 bin kamyonluk toprak dökümü yapılıyor. Madem su korunacak, madem su korunacak, oradaki toprak döküm aylarında ne işi var?” diye sordu.

Satıcı, İSKİ’nin köyleriyle ilgili gayesinin farklı olduğunu savunarak, “İSKİ’nin su havzasını müdafaayı düşüneceğini zannetmiyoruz. Zira biz yaklaşık 29 kottayız. Ama 26,5 kotta olan Kent Ormanı var. Biz, su altında kalacaksak bizden 5 metre aşağıda olan Kent Ormanı ve Mağlova Kemerleri nasıl su altında kalmayacak?” tabirlerini kullandı.

İSKİ’nin köylüsünün yansıması üzerine bir açıklama yapan Satıcı, şöyle devam etti:

“Aynı su müdafaa kotunu mazeret gösterip Cebeci’yi insanların elinden aldınız ve toprak dökümü içeride geliştirildiniz. Artık Pirinçli’deki gayeniz nedir? Biz, bu gayesi anlayamıyoruz. Köylü olarak buradan bir karış toprak vermeye niyetli değiliz. İSKİ, Etraf ve Şehircilik Bakanlığına çok top atıyor, ‘Bizden kapandılar.’ diyor. Bu türlü bir kullanılmış kelam konusu değil. Devlet Su İşleri de alanında olan yerleri kendi istimlak edebilir. Lakin şu anda Devlet Su İşleri’nden de o denli bir kullanılmış alınmamış. İSKİ ise kullanılmış seçeneklerini söylüyor. Ama havza muhafaza İSKİ’nin elinde olduğu için İSKİ’nin bu isteğinin başlatıldığı ve bütçesini sağladığı söyleniyor. İSKİ içeride nasıl ayırıyor? Su basmayan bir yeri su basacak mazeretiyle maalesef almak için bu türlü bir gayrette, anlaşılacağı gibi değil.”

“Burayı 470 yıldır hiç su basmadı”

Satıcı, olayla ilgili köydeki 38 kişinin yaklaşık 30’unun davalık olduğunu, kendilerine de yeni tebligat geldiğini ve karşı dava açacaklarını kaydetti.

Türkçe: Yargıya güvenen vurgulayan Satıcı, “Burası 470 yıllık İstanbul’un birinci yerleşimi olan Türk köyü. Burayı 470 yılı aşkın süredir hiç su basmadı. Artık su altında mazereti gösterme politikasına uyum sağlamak istiyor musunuz? Kent Ormanı’na yatırım yaptınız, 150 tane işletme mevcut var ve bunların komp 10 yıllık kontratı var. Su altında kalmayacağını garanti etmişsiniz. Oraları nasıl su altında bırakacaksınız? Bizden 4-5 metrelik birini alıp yerine su altında bırakacaksınız. Bu türlü bir analiz yok.” değerlendirmesini yaptı.

“Bütün köy bu karara tepkili”

Köy sakini, 49 yaşındaki Lale Zilcioğlu ise ömür alanlarını ve tabiatlarını geri istediklerini kaydetti.

Alınan kararla ilgili üzgün ve moralinin bozuk olduğunu belirten Zilcioğlu, “Kamulaştırma geribildirimi ama meskenimizi hiçbir formda beklentimiz dışında, dayanak bekliyoruz. Bütün bu karara yansılı.” dedi.

Zilcioğlu, hiçbir biçimde hiçbir biçimde benzemeyen, ancak bazı durumlarda söylenebilecek şeyleri ifade eder.

Köylülerimiz söz eden Zilcioğlu, “Bizi rahat bırakanlar, kimseden bize bir şey istemiyoruz. Dokunmasınlar bize. Bizim hayvanseverler, hayvan eserlerinden geçinen insanseverler. Tek aşıklar bu.” diye konuştu.

59 yaşındaki Gürcan Binay da İSKİ’nin kendilerine hiçbir gerekçe göstermeden köyü kamulaştırdığını söyledi.

Köyde 150 hanenin yaşadığına dikkat çeken Binay, “Biz ne ödüyoruz, nereye gidiyoruz? Bize sunulan sayılarla 1 metrekare yer alamayız. Bize bir yol tarifi lazım, tepkiliyiz.” İçinde şöyle konuştu.