Dizi ve Sinemalarda Oyuncuların Ağlamak İçin Kullandığı Formüller Sizi Hayrete Düşürecek!
Dizi, sinema izlerken, duygusal sahnelerde oyuncuların ağlaması birçok vakit bizi o karaktere daha çok yakınlaştırır ve bir anda kendimizi o dizinin, sinemanın içinde bulabiliriz. Pekala oyuncular bu kadar gerçekçi ağlamayı ve o duyguyu bize yansıtmayı nasıl başarıyor dersiniz? Oyuncuların gözyaşı dökmek için sarf ettikleri çapaları bir bilseniz! Halbuki hiç de göründüğü kadar kolay değilmiş.
Duygusal sahnelerde oyuncuların gözyaşları sahiden çok etkileyici olabiliyor, değil mi?
Hem yabancı hem de yerli üretimlerde, bu gözyaşları karakterlerin derin hislerini ve içsel çatışmalarını o denli güçlü bir biçimde yansıtıyor ki, izleyicilerle çabucak bir bağ kurabiliyor. Bu küçük ayrıntı, bir sahneyi nitekim unutulmaz kılabiliyor. Örneğin; hem öyküsüyle, hem de oyuncuların üstün performansıyla hafızalarımızda yer edinen Yeşil Yol sinemasını hatırlayın.
John Coffey’nin idam sahnesi çok etkileyiciydi ve gözyaşları nitekim herkesin hislerini alt üst etmişti.
Bu tıp güçlü performanslar, oyuncuların gözyaşlarını nasıl elde ettiğine dair merak uyandırıyor.
Beren Saat’in Mükemmel Yüzyıl: Kösem dizisinde canlandırdığı Kösem Sultan’ın oğlunun öldüğünü öğrendiği sahnedeki gözyaşları da hepimizin kalbine dokunmamış mıydı?
Aslında oyuncuların duygusal sahnelerde sergiledikleri etkileyici performansların gerisinde farklı teknikler bulunabiliyor. Birtakım oyuncular doğal olarak duygusal anlarda gözyaşı dökerken, kimileri ise birkaç prosedür kullanarak bu etkileyici anları yaratabiliyor. İşte yaygın kullanılan birtakım usuller:
Duygusal Anılarla Ağlamak: Kimi oyuncular, gözyaşlarını sahneye taşırken şahsî anılarına başvururlar.
Kimi oyuncular, kalp kırıklığı, kayıp yahut derin endişe üzere duygusal anılarını hatırlayarak gözyaşlarını oluştururlar. Bu, onların karakteri daha yeterli benimsemesine ve izleyiciye bunu aktarmasına yardımcı olur.
Örneğin, Henry Thomas’ın 1982 yılında çekilen ET the Extra-Terrestrial sinemasındaki Elliott rolü için seçmelere katıldığında köpeğinin öldüğünü düşündüğünü biliyor muydunuz?
O dönem 11 yaşında olan Thomas, çok sevdiği köpeğinin öldüğü günü düşündü ve haliyle bu onu ağlattı. Böylece Elliott rolünü kaptı.
Ama bu yolun yan tesiri olabiliyor…
Örneğin Hollywood’un beğenilen oyuncularından Angelina Jolie, mesleğinin başlarında samimi ve etkileyici performanslar sergilemek için daima olumsuz fikirleri aklına getirdiğinden bu durumun kendisinde duygusal ve travmatik tesirler bıraktığını belirtti.
Başarılı oyuncu, kimi güçlü sahnelerden sonra bir mühlet kendisine gelebilmek için kameradan uzak kalmak bile istemiş.
Tabii tecrübeli hale gelince bu durumu denetim edebilmiş. Acemiliğini attıktan sonra da bölümde yapımcıların en çok teklif götürdüğü oyunculardan biri haline geldi.
Duygusal Taklit ve Anında Hissiyat: Kimi oyuncular da ağlaması gereken sahnelerde hiç zorlanmadan gözyaşı dökebiliyor.
Duygusal anılar her vakit kolay kolay erişilebilir olmayabilir, birtakım oyuncular bu bahiste şanslı zira; belli bir anı düşünmek zorunda kalmadan bu hislere erişebiliyorlar.
Julianne Moore ve Mark Wahlberg üzere oyuncular, hislerini canlandırabilme yetenekleri sayesinde bu üslup sahnelerde süratlice role girip, gerçekçi gözyaşları dökebiliyorlar.
Oyuncular, günlük hayatlarında yaşadıkları hisleri fark ederek ve bu hisleri tahlil ederek, makul bir duyguyu nasıl tetikleyebileceklerini öğrenebiliyorlar. Bu, onların sahne performanslarında daha içten ve etkileyici olmalarını sağlıyor.
Örneğin Moore, duygusal bir yapısının olmasından faydalanarak ağlama sahnelerinde çarçabuk o moda girebiliyor.
Çevremizde de bu türlü beşerler kesinlikle vardır. Duygusal yapılarından ötürü dizi, sinema seyrederken mendilleri daima hazırdır ve en ufak duygusal sahnelerde çabucak hüngür hüngür ağlayabilirler.
Mark Wahlberg de duygusal sahnelerde rahatlıkla moda girenlerden…
Wahlberg, ağlamanın onun için kolay bir süreç olduğunu söz ediyor ve bu bahiste zorlanmadığını söylüyor. Başarılı oyuncu, duygusal durumları basitçe hissettiğini ve bu hislerin gözyaşlarına yol açmasını sağlayabildiğini belirtiyor.
Fizyolojik Usuller: Birtakım oyuncular da gözyaşı üretmek ve ağlamayı gerçekçi kılmak için fizyolojik prosedürler kullanır.
Örneğin; ağlanacak sahnede nefeslerini fiyatlar ve başlarına baskı yaparak kırmızı ve şiş bir yüz görünümü elde ederler.
Ya da gözlerini tahriş ederek sulandırmak için uzun mühlet göz kırpmama üzere formüllere başvururlar.
Kimyasal Eserler: Bazen de gözyaşı akıtmak için ek yardımlar gerekebilir.
Örneğin; yakın çekimler olduğu vakit makyaj sanatkarları oyuncudaki gözyaşlarını artırmak için göz damlası kullanabiliyor. Bu kimi izleyicilere hile olarak gelse de, çekimlerin uzun sürdüğünü ve bu müddet zarfında birçok sefer birebir sahnenin çekilebildiğini unutmamak gerekir.
Bu süreçte de olağan olarak oyuncunun daima ağlayabilmesi sıkıntı olduğundan, göz damlasına muhtaçlık olabiliyor.
Bir oyuncu, birinci, ikinci hatta üçüncü çekimde gerçek gözyaşı dökebilir tahminen ancak sekiz, dokuz, onuncu çekimden sonra duygusal sahnesini birkaç göz damlasıyla tamamlayabilir.
Buna ek olarak oyuncular gözyaşı üretmek için kimyasal göz tahriş edici hususlar de kullanabiliyor. Online satış sitelerinde de gözyaşı üreten eserler bulunuyor.
Tabii bu sistemleri kullanmak, oyuncunun ve çekim takımının konuşup karar verdiği bir süreç.
Yönetmen ve oyuncular, duygusal sahnelerde hangi sistemin daha samimi ve etkileyici olduğuna deneme yanılma sistemiyle karar verirler. Şayet oyuncu kendi yeteneğiyle ağlayabiliyorsa ve bunu izleyiciye yansıtabiliyorsa fiziki tekniklere gerek kalmayabilir.
Ama sahnenin etkileyiciliğini artırmak için bu sistemlere başvurmak da gerekebilir.
Sonuçta, bir dizi yahut sinema imalindeki en son maksat, izleyicilere güçlü, duygusal ve unutulmaz bir tecrübe sunmak değil mi…
