Dâhi ve Deha Ortasındaki Fark Nedir? Öğrendikten Sonra Taşlar Yerine Oturacak!
Örneğin Albert Einstein, ekseriyetle eşsiz bir dâhi olarak kabul edilirken Stephen Hawking, sıradan bir dâhi olarak isimlendirilir.
Gelin tüm bu kavramlar ortasındaki farkı irdeleyelim.
Aslında dehanın kökeninin ham yetenek olduğu düşünülür.
Fakat onlarca yıldır devam eden araştırmalar, bunun aksini gösterir. Şöyle ki fevkalâde yetenek ve entelektüel cüret, olağanüstü bir muvaffakiyetin anahtarı demek değildir.
Başarı da elbette tanınma garantisi değildir. Önemli bir atılım yapmış olması bile o kişiyi dâhi yapmaz. Esasen çok sayıdaki akademik çalışmaya karşın birini neyin dâhi yaptığını anlamamıza yardımcı olacak bilgi sayısı hayli azdır.
Çünkü “Dâhi nedir?” sorusuna yanıt ararken çoklukla tanınmış şahıslara odaklanılır. Ancak bu sırada birebir alanda çalışmalar yapan lakin fazla tanınmayan bireyler, görmezden gelinir.
Öte yandan bir çalışmada tüm dâhiler kendi bilimsel akranlarıyla karşılaştırıldığında, farklı iki sınıfın ortaya çıktığı görülür.
Bir küme fizikçi, hem üretkenlik hem de tesir açısından çağdaşlarını gölgede bırakır. Albert Einstein, Lise Meitner ve Murray Gell-Man bu kategoriye aittir ve bu bireylere eşsiz dâhiler olarak hitap edilir.
Çünkü bu şahısların yaptığı çalışmalarda, onlarla kıyaslanacak bilimsel tesire sahip olan öbür hiç kimse yoktur. Ama kozmoloji alanındaki çalışmaları ile hem bilim insanlarını hem de kamuoyunu büyüleyen Stephen Hawking ve Ernest Walton ise sıradan dâhi kategorisine girer.
