Cumurbaşkanı Erdoğan: Asıl sansürcülük bunlara gözünü kapamak, ses çıkarmaktır
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, “Sosyal medya şirketlerinin bu alandaki monopol pozisyonlarını dünyadaki hak ve özgürlüklerini desteklemek için değil, uluslararası siyaset ve toplum mühendisliği projelerini hayata geçirmek için toplanmak. Toplumsal medya platformlarının demokrasi ve toplumsal barış için arz ettiği tehlikelere işaret etmek asla sansürcülük değildir. Sansürcülük bunlara gözünü kapamak, şahsi menfaati uğruna bunlara ses çıkarmaktır. Biz bu türlü bir tutarsızlığın içinde yer almayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde ‘İnsan Hakları Eğitim Programı’nda konuştu. Erdoğan, programı dünyada son derece ağır insan hakları ihlallerinin devam eden bir periyotta icra ettiğini belirterek, “Dünya siyaseti en sert virajlarından birini dönüyor. Memleketler arası sistem önemli bir güç sakinleri var. Yalnızca güç sakinleri değil; bir ahlak ve vicdan kaybıyla da karşı karşıyayız. Bu Genel olarak günlük olarak programlanıyor. Kendini net olarak hissettiriyor. Hepimizi ürkütmesi gereken kan, zülüm, savaş ve çatışma sahneleri adeta sıradan hale geldi. , hukuk ve küresel adalet üzere parasal olan kavramların içi boşaldı, yıpratıldı, prestij ve inanç kaybına uğradı. İnsanlığın çok acı deneyimler sonrasında inşa edildiği evrensel sistemin yıkılmasına hep birlikte umutluk ediyoruz.
CHP’deki para sayma soruşturması tamamlandı! Savcıdan dikkat ederek “Hazine” talebi
Hamas’ın yeni lideri, savaşı sona erdirecek adım attı
10 dakikada dünyanın diğer ucunda sallanan
‘KÜRESEL SİSTEM İFLAS BAYRAĞINI ÇEKMİŞTİR’
Erdoğan, ne Srebrenitsa soykırımından, ne Irak’ın işgalinden, ne Suriye ihtilafından, ne de Rusya-Ukrayna savaşından gerekli derslerin maalesef çıkarılmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Küresel sistemi adalet eksenli revizyon ömrü hakkı da hak ihlallerinin önüne kadar hiçbir çaba gösterilmedi. Bu kayıtsızlık karşısında patlak veren ona kriz bir öncekini maalesef aratmıştır. Lakin Gazze kriziyle bir arada küresel sistem iflas bayrağını çekti. Gazze tüm dünyada maskeleri indirmiş, hakikatin üstündeki perdeleri kaldırmış, 10 yıl önce bize örnek olarak gösterilmek için ne kadar kof olduğunu apaçık ortaya çıkardı. Gazze’de Filistin’de tutulan soykırımı artık ürünler kifayet etmiyor. Bu maaşı çekemiyorum’ diyerek mezarı başında döken çocuklar, bombaların altında öksüzleriyle birlikte hayatta kalan çalışan yüreği yaralı annelerin görüntülerini hiçbirimizin kalbi dayanmıyor. Bakınız soykırım başlayalı tam 10 ay oldu Bu süre içinde 16 binden fazla çocuk öldü. Enkazın altında 10 binden fazla şehidin . naaşına ulaşılamıyor. Bir ağır kısmı 100 bin yakın yaralı var. İsrail, Gazzelileri yalnızca bombalarla yalnızca kurşunlarla öldürmüyor; aç, susuz, gıdasız beslenme da katlediyor. Giderek zalim, şımaran, azgınlaşan, azgınlaşan bir haydut devleti, avuç içi kadar toprak modülüne sıkıştırıldığı 2 milyon 300 bin beşere karşı 300 saatlik barbarlığın her türlüsünü sergiliyor.”
‘SOYKIRIMCILARIN YERİ MAHKEME SALONLARIDIR’
‘İSMAİL HANİYE KARDEŞİMİZİ DE KONUŞTURALIM DEMİŞTİK’
Erdoğan, 40 bin insanın vefatından sorumlu olanlardan hesap sormayıp bir de onları kırmızı halıyla karşılamanın vicdansızlıktan öte basiretsizlik olduğunu vurgulayarak, “Bu basiretsizliğin sona erdiğinie vardığını burada geçen hafta gördük. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye kardeşimizin İran’ın başşehri Tahran’da alkışladı Sahneden bağımsız okuyamayız. O fecî imgeler halkını derinden yaralamakla kalmamış daha berbatı Netanyahu’yu şımartmıştır. Bütün dünya çapında İsrail’in ateşkese razı olurken sonuç olarak akıldan kalleş bir suikast ile öldürülmesi olmuştur. Buradan bir defa daha İsmail Haniye’ye Allah’tan rahmet, aileden ve Filistin halkına başsağlığı vermek. Bundan 3,5 ay önce Ramazan Bayramı’nın doğan çocukları ve torunları tekrar alçakça bir saldırı şehit edilmişti. Kervanına kendisi katıldı. İsmail Haniye’nin şehadetiyle Filistin direnişinin. Gurbetteki kahramanlarına bir hoş insan, bir gayret abidesi daha eklendi. 50’yi 60’ı aşkın yakınları şehit oldu. Hiçbir vakit İsmail Haniye’nin o yüzündeki gülümsemesi kaybolmadı. Bu türden bir insandı. Allah’ın yeri cennet, sevgili Habibine umarım komşularla eylesin. Biz bizzat uğraşına, Filistin davasına olan sadakatine ve milletimize olan samimi muhabbete yakınlaşan olaylar. Biz ayın 15’inde meclisimizde Mahmut Abbas’ı konuşturmanın planı içindeydik ve İsmail Haniye kardeşimizi de motamot burada tekrar konuşalım dedik. Hatta ‘Meclis mi olsun yoksa bu salonumuz mu olsun’ diye Meclis Liderlerimizle onun planlarını yapıyorlardı. O planı yaparken sonraki gün maalesef şehadetini duyduk” diye konuştu.
‘GAZZE’DE 3 MAYMUNU OYNUYORLAR’
Erdoğan, Gazze rejiminin, küresel sistemin yalnızca adaletsizliğini değil, bireysel zamanda ikiyüzlülüğünü gösterdiğini belirterek, “Her şey gözlerimizin yaşadığı ve döngüsündeydi. Bakınız gazeteciler katledildi. Milletlerarası basın ülkelerinin ses çıkmamasıydı. Medya organlarının ofisleri basıldı. Batı demokrasilerinde yoktu. ağzı süt kokan bebekler öldürülür ve vurulanlardan hiçbir itiraz olmaz. Seyahat olayları sırasında İstanbul’da kampta canlı yayın yapanlar 10 Gazze’de 3 kez oynuyorlar. için kıllarını kıpırdatmıyor. Sıkıntı Türkiye olduğunda aslan kesilen ne kadar batılı kurum ve kuruluş varsa 40 bin insan katleden İsrail’e karşı süt vermiş kediye geri dönmüştü.
‘DİJİTAL FAŞİZMLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Erdoğan, sorunun daha vahim tarafının bu kurumun ve Filistin bilgilerini belirtmenin, kayıtsızlığı dahi mumla aratması olduğunu belirtti, “Açıkça katliam destekçiliği yapılmaya başlandı. İsrail’i eleştiren kolay bir cümleye onay vermeleri için kendileri için ödevler ekliyorlar.Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemeyip anında yasaklayan, bunu da ‘özgürlük’ olarak planlayan bir dijital faşizmle karşı karşıyayız. destekçiliğini özgürlük parantezine alıp teşvik eden bu şirketler, Filistin’in kayıtlı ulu direnişine ve kahraman çocuklarına sanal alemde açıkça savaş açmıştır. , hala de maruz kalmıyoruz. İkazlarımıza karşılık FETÖ’den PKK’ya kadar tüm terör seçenekleri bu mecralarda hedefler olmak üzere koşturuyorlar. Yeniden bu platformlarda ortaya çıkan ortak bedellere, milletimizin inancına, mukaddesatına alenen hakaretler var. Kabahat ve terör şebekeleri bu mecralarda istedikleri propagandayı yapıyorlar. Palavra, provokasyon ve kışkırtma bu platformların en güzel özelliği haline geldi. Prestij suikastları sonucunda binlerce insanın hayatı karardı. Kaç vatandaşımız mağdur oldu. Lakin bu şirketler ellerinde her türlü imkan olduğu halde mağduriyetlerin önünü kesecek tesirli hiçbir adım atılmadı. Bu husustaki huysuzluklar maalesef hala devam ediyor. Amerika ve Avrupa’daki kurallara uymama kuralları gösterdikleri ihtimamı sıkıntı Türkiye olduğunda, vatandaşlarımızın mağduriyeti olduğunda, bizdeki katalog cürümlerle gayrette olduğunda, şuurlu bir şekilde maalesef esirgiyorlar. Bu hastalığımızı daha önceki pek çok sefer lisana getirdik. İlgili kurumlarımız diyalog düzeyini da oluşturmaya çalıştık. Lakin istek alınan iş birliğini şimdi tam manasıyla tesisin yapılamayacağı” tabirlerini kullandı.
‘KİMSENİN ÖZGÜRLÜĞÜYLE SIKINTIMIZ YOK’
Bu noktada muhalefeti de eleştiren Erdoğan, “Buradaki iletişim bozukluğu kadar rahatsız edici bir başka durumdaki muhalefetin kaypak tutumundur. Bakınız Türkiye egemenlik hakları çerçevesinde bir adım atıyor, bir önleniyor; fakat şirketlerden önceki sıkıntının önünde ardına bakmadan ‘acaba biz bundan nasıl menfaat sağlarız? ‘ diyen muhalefet partileri içeriden kalkıyor. Toplumsal medya platformlarının rezilliklerini bir defa eleştirmeyenler, bu platformların sanal alemde estirdikleri faşizme bir çift laf etmeyenler, bakıyorsunuz nefes nefese klavye ve ekran başına olmadan toplumsal medya hesaplarından Türkiye’yi Batılılara şikayet sırasına giriyorlar. Bu platformların ayyuka çıkan sansürcülüğü, bütün bunların karşısında kağıttan kaplana dönüşenler, tenkit etme konusunda bilgi aslan kesiliyor. Kimse kusura bakmasın; Ama özgürlükleri savunmak bu türlü olmaz. Bunun adı söz hürriyetine sahip çıkmak da değildir. Merhum Malik el Şahbaz’ın tanımıyla bunun adı ‘ev zenciliği’dir Batı’dan çok batıcı, İsrail’den çok İsrailci, ezik olduğu kadar fırsatçı da olan bu konut zencilerinin hayattaki tek varlık gayesi sahiplerine tatlılık yapmaktır. Bizim işlemlerimiz yok. Bugüne kadar konut zencilerini muhatap kabul etmedik. sadece acıyarak muayene edildi. Uğraşlarımızı onların efendilerine karşı yürüttük. Bugün de kuklalarla vakit harcamıyor, asıl oynatan kuklacılara odaklanıyoruz. Son haftalarda bunu bir kere daha gördük; toplumsal medya şirketlerinin bu alandaki konumları dünyadaki hak ve özgürlükleri desteklemek için değil, aksine siyaset ve toplumsal bilim projelerini hayata ayakta kalmak için gelişiyor. Toplumsal medya platformlarının demokrasi ve toplumsal barış için arz ettiği tehlikelere işaret etmek asla sansürcülük değildir. Asıl sansürcülük bunlara gözünü kapamak, şahsi menfaati uğruna bunlara ses çıkarmaktır. Biz bu türlü bir tutarsızlığın içinde yer almayacağız. Doğal burada bunun da miktarını bilhassa çizmek istiyorum. Bizim hükümet olarak kimsenin özgürlüğüyle, tabir hürriyetiyle, işiyle, aşıyla, ticaretle, hayat usulüyle rastgele bir sorunumuz yok. Bugüne kadar bu üslup yollarına tevessül edilmedi. Ne yaptıysak hep hukuk ve demokrasi mevcut. Artık de hedefimiz Anayasamızın sunduğu olanakların tamamını insanımızın korunmasıdır. Türkiye’nin hakkı, düşüşler karşılanır, özgürlüklerine hürmet gösterilirse sıkıntı aslında tabiatıyla hal yoluna girecektir” dedi.
