AYM’nin Can Atalay kararı hukuka karşıttır
CUMHURBAŞKANI Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Resmi Gazete’de kayıtlı ücretlendirme takdirerek, “AYM kesintisi, destekle isimli yargının en üst karar organı olan Yargıtayca verilen ve etaplardan gelen karar mutlaklaştıran onama anahtarı olarak reddedilmektedir. AYM çoğunluğunun TBMM’nin milletvekilliğinin düşmesine ait tamamlama merasimini göz arkası olması Anayasa’nın 85’inci hususuna açıkça aykırıdır” dedi.
Resmi Gazete’de yayımlanan AYM seçimlerine göre; Seyahat suçundan 18 yıl mahpus cezasına mahkum edilen TİP Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili kararın ‘yok hükmünde’ olduğu ve bu nedenle Yargıtay tarafından verilen kararın TBMM Genel Şurası’nda okunmasıyla vekilliğinin düştüğü sayılamayacağı belirtildi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanıvekili Mehmet Uçum, kararla ilgili toplumsal medya hesabından değerlendirmede bulundu. Uçum, “Anayasa Mahkemesi çoğunluğunun öncedenki ihlal kararlarını münasebet ile ilgili milletvekilinin hükümlü olduğu maliyenin katılaşmadığı piyasaya arz edilmesi müspet hukukun tanınması demektir. AYM çoğunluk, ısrarla isimli yargının en üst karar organı olan Yargıtayca verilen ve aşamalardan gecikmeyi katılaştıran onama anahtarı olarak reddediyor. AYM kesintinin TBMM’nin milletvekilliğinin azalmasına ait tamamlama merasimini göz arkası olması Anayasa’nın 85’inci hususuna açıkça terstir. Zira 85’inci husus kısmen, ‘Milletvekilliğin kesin kararın bozulması… halinde kesinti, bu durumun kesin mahkeme kararının Genel Şuraya bildirilmesiyle olması’ kararı Mahkemenin kontrolü dışındadır. AYM çoğunluğu hem başvuruyu ele alma formülünde (eylemli iç tüzük rejiminin kaydıki açıklamayı geçmiş içtihadına uygun değerlendirmeyerek) keyfi davranmış hem anayasanın 84’üncü unsurunun ikinci bölümlerine ve 85’inci unda AYM kontrolünün ayıklanması dikkate alınmamıştır. Bu nedenle ayrılık görüşmesinde isabetle tabir edildiği üzere başvuruya teslimsizlik nedeniyle geri ödeme yapılması gerekirken karar ne olursa olsun bildirimi zamanında bir hukuksuzluk halidir. AYM çoğunluk, bu kararla müspet hukuk yöntemi çıkmış keyfilik alanı geçmişidir” dedi.
‘HİÇBİR MERCİ AYM’NİN KARARINA NAZARAN SÜREÇ YAPMAK MECBURİYETİNDE DEĞİL’
Uçum, keyfi olarak tanımladığı AYM kararının hukuka uygun olarak verildiğini belirtti, “AYM seçimleri, kararın ne olduğuna karar vererek aslında hukuken tesiri olmayan bir karar vermiş aslında gerçek bir karar vermemiştir. Hiçbir ilgili merci hukuken AYM’nin bu karara bağlına hareket etmek yahut süreci Yapmak zorunluluğunda değil. Münasebetin tek başına hiçbir icrai tesiri olmaz. Bu nedenle bahse düzgün çalışmadan hızlıla yanılgılı ve yanlış bildirimler atmamaya ihtimam gösterilmesi gerekir” değerlendirmesinde bulundu.
AYM ÇOĞUNLUĞU MAHKEMENİN İÇTİHADİNİ DA TANIMIYOR
Uçum, AYM’nin daha önceki hükümlü milletvekillerine ait kararlarına ilişkin bulunarak, “Hükümlü milletvekillerine ait yapılan başvurulardaki içtihadı, ‘yetkisizlik sebepleri ret’ halindeydi. Aşağıda verilen bilgiler verilen 3 belgede verisizlik tablosunun yeniden kararı verilmişti. İçtihadını korumak yerine, ‘karar sermayesine yer verilmesi’ kararı veriyor. AYM, mahkemenin içtihadını da elin serbest bıraktığı şekilde çoğunluğun açık anayasa kararlarını veriyor. Uçum, paylaşımında ayrıyeten AYM’nin 2020 ve 2021 yıllarında Ömer Faruk Gergerlioğlu, Leyla İnanç ve Musa Farisoğulları hakkında geçmişteki kararlarına yer verdi.